Hayat Ağacı, Bilgi Ağacı, Ygdrassil, Aswattha gibi isimlerle de bildiğimiz “Tûba” kökü yukarıda, dalları aşağıda olan büyük bir ağaç diye rivayet edilir. Kadim inanışların temelinde yer alan “Aşağıdaki yukarıdaki gibidir. Yukarıdaki Aşağıdaki gibidir”, ifadesinin yahut Kökler ve Dallar anlayışının metaforik bir temsili, makro ve mikro kozmosun sembolüdür. Şamanik geleneklerde bu sembolizma yersel, göksel ve süptil alem arasındaki bağı anlatırken, batılı literatürde bilinçaltı, bilinç ve bilinç ötesi olarak tanımlanır. Kökleri Sidretül Müntehadan çıkar, dalları bize, yeryüzüne uzanır. Cehalet ve bilgeliğin arasında uzanan bu ağacın bir diğer adı da Hakikât Ağacı’dır. Dallarında yarattığı ve varlığının sonu olmayan eşsiz ve benzersiz meyvelerinden yiyenler çokça fayda görür, rızıklanırlar.
Tuba meyvesini yiyen Adem cehaletin bilgeliğinden, bilginin cahilliğine savrulur ve aşk hakikatine erişebilmek için İnsan olma yoluna koyulur.
Şamanın hayat ağacı üç bölümden oluşur. Bunlara geçmiş, şimdi ve gelecek diyebiliriz. Geçmiş; zamanda iz bırakmış bir zamanlar yaşanmış olanlardan,
Şimdi; görsek de görmesek de hali hazırda olmakta olanlardan,
Gelecek; ise sonsuz olasılıklar ailemin içerisinde olabilecek her şeyden oluşur.
Bir başka bakış açısıyla bu üç bölüme bilinçaltı, bilinç hali ve bilinç ötesi ya da bilinç üstü de diyebiliriz.
Temel Şamanizm'de bu üç bölüm üç dünya diye adlandırılır. Alt dünya orta dünya ve üst dünya. Her biri birbiriyle bağlantı kurabilmek için Şamanı bir köprü olarak kullanır.
Bir bilinmeyen vardır bir de bilinen. Beş duyguyla algılanan ve ya atalarımız ailemiz ve bağlantılarınız tarafından bizden evvel algılanmış olan bilinen dünya. Bir de duyular ötesinde kendimizi alemlere açtığımızda kabımızı genişlettiğimizde kalbimizi büyüttüğümüzde ucundan da olsa erişebileceğiniz bilinmeyen dünya. Tasavvufta bu iki dünyaya Alem-i Gayb ve Alem-i Şuhut denir. Bu iki dünya arasında Şaman bir köprüdür. Gayb alemi ile dünya arasında bağ kuran bir köprü. Bunu bir ağaca benzetirsek kökleri gövdesi ve dalları vardır. Bu sebeple hayat ağacı aslında Kur’an‘da da bahsedilen Tuba ağacı gibi ters durur. Kökler meselenin temelini oluştururken bir yandan da kaynaktır. Dallar ise görünür olan sonuçları. Dallar ve kökleri bir gövde bağlar. Biz gövdeden ve dallardan haberdarızdır yahut haberdar olmamız daha olasılıklıdır. Oysa köklere indiğimizde, kaynağa doğru ilerlediğimizde bir bilinmezlik başlar.
Bu üç temel dünya kendi içinde yedi basamaktan oluşur birinci, ikinci ve üçüncü basamaklar gözle görülür elle tutulur akıl ile ispat edilebilir. Dördüncü basamak ancak hal ile anlaşılabilir. Bu hale hemhal olan kişinin artık kalp gözü açılmıştır ve Şamanlık adım atmıştır. Beş, altı ve yedinci basamaklara çıkmayı becerebilmektedir. Hint mistisizminde çakralar olarak bahsedilen bu merkezler, tasavvufta nefsin yedi mertebesi olarak adlandırılır. Dikey bir düzlem de işlenmesine rağmen her bir merkez, insan bedeni hizasında bir bölgeye tekabül eder ve dört boyutludur. Önü arkası sağı solu altı üstü vardır.
Hayatağacı bilgeliği bu merkezlere getirilen farkındalık ve her olay durum kişi ya da meselenin her merkezde aldığı karşılık geliştirilerek elde edilir.
Comments