ORMAN KANUNU
- Hale İşsever
- 24 Ağu
- 2 dakikada okunur

Doğa, kendi kendine yeten bir zikir halkasıdır. Her ağaç, her su damlası, her kurt, kuş, mantar, çürüyen yaprak… birbiriyle görünmez ama kopmaz bağlarla örülmüş ilahi bir sistemin parçasıdır. Buna “orman kanunu” denir.
Ancak biz “orman kanunu” deyince kaba kuvvetin, güçlünün zayıfı ezdiği bir düzenmiş gibi anlıyoruz. Oysa ormanda ne zulüm vardır, ne de israf. Birlik vardır, ölçü vardır. Bir yaprağın düşüşü bile zamanındadır.
Yangınlar bile doğada bazen bir yenilenme biçimidir. Bazen bizim yaktığımızla çıkar, bazen dağın sabrını taşıran ilgisizliğimizle. Susmak bilmeyen şikayetlerimize karşılık, çözüme dair hiç bir sorumluluk almayışımızla. Yangınlara karşı en büyük savunma, sadece su değil; saygıdır. İlahi nizama kulak vermektir.
İnsanın, bu ilahi nizamın içinde akıl ve irade sahibi bir bileşen olarak hizmetini (kendini) bilmeden kurduğu her düzen, kendisini merkeze alan bir tahakküm mimarisiyle örülüdür. Ekosistemi “korumak” adına kurulan yapıların çoğu, doğayı nesneleştirir: yönetilmesi gereken bir kaynak, düzenlenmesi gereken bir stok, ölçülüp biçilecek bir veriye dönüştürür. Oysa doğa, korunması gereken bir zayıf halka değil; bir hakikat deryasıdır. Müdahale değil, hâl ile şahitlik ister.

Doğa senin değil, sen doğanınsındır. Sen ona dahil değil, onunla birsin. Sen onun içinde değil, onunla birlikte varsın. Bir olmak, “ben”in dar duvarlarından çıkıp “bütün”e karışmaktır. Ve bütün, ancak birbirini tanıyan, yerini bilen, haddini bilen, kendini bilen parçalarla yaşar.
Ekosistemi korumak demek, müdahale etmek değil; onunla uyumlanmak demektir. Muhafaza adı altında yapılan müdahaleler, çoğu kez doğanın kendi kendini onarma kudretine karşı duyulan güvensizliğin ürünüdür. Doğa, ilahi dengeyi hatırlayan, onunla ahenk içinde yaşayan gönüller ister. Bu en kutlu bilgeliktir.

Bilge bir bilinç, doğayı tamir edilecek bir yapı değil, kendisinin de içinde bulunduğu bir hakikat bütünü olarak görür. O yüzden korumaz; emanet eder. Düzeltmez; saygı duyar. Tahakküm kurmaz, muhafaza eder. Ve bilir ki, ormanda hüküm süren kanun, dengeyi gözetenin kanunudur. Çünkü onun asıl kanunu, merhametin ve hikmetin kanunudur. Merhameti tanır ama tahakkümü asla affetmez.
Yorumlar